Balıklar Neden Sadece Tatlı veya Tuzlu Suda Yaşarlar? Her İki Suda Yaşayabilirler mi?

Tulpar Av
Tulpar Av  - Admin
Bazı Balıklar Neden Sadece Tuzlu veya Tatlı Suda Yaşar? Bazı Balıklar Her İki Suda da Yaşayabilir mi?
Bazı Balıklar Neden Sadece Tuzlu veya Tatlı Suda Yaşar? Bazı Balıklar Her İki Suda da Yaşayabilir mi?

Bazı Balıklar Neden Sadece Tatlı veya Tuzlu Suda Yaşar? Peki Her İki Suda Yaşayabilirler mi?

Göllerde, nehirlerde, derelerde ve okyanuslarda yaşam süren çok çeşitli balık türleri milyonlarca sene boyunca evrim geçirmiş ve seçmiş oldukları bölgelere uzun dönemler içinde adapte olmuşlardır ve balıklar tuzluluk seviyesi toleransına göre iki sınıfa ayrılmaktadır.

– Stenohalin: Farklı Tuzluluk Derecesinde Yaşayamayan Türler

Balıklar, tuzluluk seviyesi toleranslarına göre Stenohalin ve Örihalin olarak sınıflandırılmaktadırlar. Ton balığı gibi deniz balıkları ve Japon balığı gibi tatlı su balıkları epey dar tuzluluk aralığına dayanabilen balıklardır ve stenohalin türler olarak bilinmektedirler. Bu cinsteki balıklar, yaşadıkları doğal ortamlarındakinden farklı bir tuzluluk derecesine sahip sularda yaşam süremezler.

Kısaca Stenohalin Nedir?
Stenohaline, suyun tuzluluğunda geniş bir dalgalanmaya katlanamayan, genellikle balık olan bir canlıyı tanımlar. Stenohaline, dar anlamına gelen “steno” ve tuz anlamına gelen “haline” kelimelerinden oluşmuştur.

Stenohalin’e Örnek Canlılar:

Bu tür canlılar, tuzlu ya da tatlı su ile sınırlandırıldıklarından ve adaptasyon sağladıklarından dolayı farklı bir tuz aralığındaki suda yaşam süremeyecekleri anlamına gelir. 

Japon Balığı
JAPON BALIĞI
Ton Balığı
TON BALIĞI

– Örihalin: Farklı Tuzluluk Derecesini Tolere Edebilen Türler

Yaşam döngülerinin belli zamanlarında geniş bir tuzluluk aralığını tolere edebilen balıklar örihalin yani geniş türler olarak adlandırılırlar. Çizgili levrek, , somon, moli balığı, kıyı yengeci, yılanbalığı, dilbalığı ve işkine balığı gibi balıklar tatlı sulardan ve hafif tuzlu sulardan tutun deniz suyuna kadar farklılık gösteren çok çeşitli tuzluluk derecelerinde yaşayabilir veya hayatta kalabilirler. Örihalin balıkların, tuzluluk seviyesindeki yüksek değişimlere dayanabilmeleri için kademe kademe ayarlanma ya da aklimasyon yani iklime alışma sürecinden geçmeleri gerekebilir.

Kısaca Örihalin Nedir?
Örihalin canlı türleri çok çeşitli tuzluluk derecelerine uyum gösterebilmiş canlılardır. Tatlı suda, acı suda ve tuzlu suda yaşayabilen Poecilia Sphenops (Moli balığı) bir örihalin balık türüdür. Hem tuzlu hem de acı suda yaşayabilen Carcinus maenas (Kıyı yengeci) türü yengeç örihalin kabuklulara bir örnektir.

Örihalin’e Örnek Canlılar:

  1. Somon
  2. Çizgili Levrek
  3. Yılanbalığı
  4. Dilbalığı
  5. İşkine Balığı
  6. Moli Balığı
  7. Kıyı Yengeci
MOLİ BALIĞI (Poecilia sphenops)
KIYI YENGECİ (Carcinus maenas)

– Okyanusların Tuzlu Su Haline Gelmesi Durumu

Yeni meydana gelmiş Dünya yeteri kadar soğuduğunda, yağmurun sürekli bir biçimde yağmaya başladığı iddia edilir. İşte bu yağış sebebiyle; ilk olarak okyanuslar tatlı su ile dolmuştur. Okyanus suyunun devamlı buharlaşıp daha sonra yoğunlaşması sonucu büyük kara parçaları üzerine yağmur olarak yağmıştır. Bu olay, okyanusların birkaç milyar yıl sonra tuzlu hale gelmesine sebebiyet vermiştir. Yağmur suyu, toprak arasına akıp toprağı yıkadıkça “sodyum, potasyum ve kalsiyum” gibi bir çok minerali çözüp onları tekrar okyanuslara karıştırmıştır.

– Evrimsel Süreçte Bazı Omurgalıların Okyanusu Terk Edişi

Omurgalı hayvanlar (balıklar, memeliler, kuşlar, sürüngenler ve amfibiler) eşsiz ve ortak bir özelliğe sahiplerdir. Her bir canlının kanındaki tuz içeriği nerdeyse aynı denilebilir. Omurgalıların kanı litre başına 9 gr kadar tuzluluğa (yaklaşık % 0,9 tuz çözeltisine) sahiptir. Kandaki tuzların nerdeyse %77’si sodyum ve klorür iken, geri kalanı bikarbonattan, potasyumdan ve kalsiyumdan oluşmaktadır. Sodyum, potasyum ve kalsiyum tuzları kalp, sinir ve kas dokularının normal işleyişi için oldukça önemlidir.

Eğer ki okyanus suyunun tuzluluk oranı, normal yoğunluğunun yaklaşık bir çeyreğine kadar seyreltilirse, balık kanıyla nerdeyse aynı tuzluluk derecesine sahip olur ve benzer sodyum, potasyum, kalsiyum ve klorür oranları içerir. Omurgalı kanının tuz içeriği ile seyreltilmiş deniz suyu arasındaki benzerlikler, omurgalılar arasındaki kuvvetli evrimsel ilişkiyi ve hem de ilkel (primordiyal) okyanuslarla olan bağı hatırlatır.

Gerçekten de okyanusların günümüzdekinin yaklaşık üçte biri kadar tuzlu olduğu zamanlarda, omurgalı hayatının evrimleşmeye başladığı olası gözüküyor. Okyanuslar daha tuzlu hale geldikçe ve omurgalılar daha fazla evrim geçirdikçe memeliler, kuşlar, sürüngenler ve de amfibiler gibi birkaç omurgalı grubu, deniz suyunu kan olarak yanında getirerek büyük kara parçalarında yaşamak için okyanusları terk ettiler. Tatlı su içerek ve yedikleri besinlerden sağladıkları tuzlarla kanlarındaki tuz yoğunluğunu dengede tuttular.

– Diğer Canlılar Okyanusu Terk Ederken Balıklar Kaldılar

Evet diğer canlılar okyanusu terk ederken balıklar su ortamında kalmayı tercih ettiler. Adapte olmak için iki alternatifleri vardı: Ya koy ya da ırmak ağzı gibi tuzluluğun düşük olduğu ortamlarda kalmalıydılar ya da osmoz (geçişme) yüzünden “vücutlarından” deniz suyuna karışan suyun yerine yenisini koymak için ve ayrıca artan bir biçimde tuzlu hale bürünen okyanuslardan vücutlarına nüfuz eden tuzları uzaklaştırmak için mekanizmalar geliştireceklerdi. Tatlı suda yaşamak içinse difüzyon (geçişme, yayılma) nedeniyle suya karışan tuzların yerine yenisini koymak ve ortamdan emdikleri fazla suyu gidermek zorundalardı. Bu farklı çevrelerde balıkların hayatta kalabilmesi için böbrek işlevinin de ona göre değişmesi gerekiyordu. Sonunda solungaçlar, vücuttaki tuzları deniz suyuna boşaltma ve tatlı sudan tuzları emme becerisi geliştirdi.

Deniz suyunda balıklar, kaybettikleri sıvıları yenilemek için tuzlu su içmek ve sonrasında fazla tuzları vücutlarından atmak zorundadırlar. Bu nedenle, böbrekleri yüksek yoğunlukta tuz içeren küçük miktarlarda sıvı üretir. Tatlı su balıkları ise tuz oranı düşük, büyük miktarlarda seyreltik üre üretir. Ortamda bulunan yüksek oranlardaki kalsiyum, tatlı su çevrelerinde, solungaçlar ve vücut yüzeyleri aracılığı ile oluşan tuz kaybını azaltmaya yardımcı olur. Hafif tuzlu ya da tuz oranı düşük sularda ise kandaki sabit tuz miktarlarını dengede tutmak için böbreklere daha az iş düşer.

Balıklar Osmoregülasyon Tuzlu Su
Su ve iyonların içindeki hareketi
Tuzlu Su Balığı

Sonuçta, balıklar deniz suyuna, tatlı veya az tuzlu suya adapte oldu ya da bu ortamlara tamamen yerleştiler çünkü her bir ortam farklı türlere rekabetçi bir avantaj sağlıyordu. Örneğin, örihalin balıkların tatlı ve tuzlu sulara giriş çıkış yaparak bu sayede dış parazitlerinden kurtulabildiği iddia edilmektedir. Ayrıca farklı tuzluluğa sahip ortamlar, yeni ve bol besin kaynakları, avcı hayvanlardan kaçış ve hatta termal sığınak (sabit ısı) olanaklarını da sağlıyordu.

Bu Gönderiyi Paylaş
Leave a comment

Konu Hakkında Görüşlerini Yaz